26 Ekim 2010 Salı

ERKEK MODASI'NDA CEKETE KADİFE DOKUNUŞU

 Kadınlar ,çocuklar ,bebekler ...derken erkek modasını çok ihmal ettiğimi farkettim.Bu nedenle arada erkek modasındaki son trendlere de değineceğim.
 Beyler gardrobunuzda kadife ceketlere yer açmaya hazır olun!Çünkü "tek düğmeli kadife ceketler"bu sezon erkeklerin vazgeçilmezi olacak!Genellikle siyah ve füme renkleri her zamanki gibi öne çıksa da koyu yeşil ve bordo kadife ceketler de bu modaya renk katıyor.İşte resimlerle sonbahar 2010 erkek modası...


20 Ekim 2010 Çarşamba

HAFTANIN STİLİ

Sonbaharda hem modaya uygun hem de şık giyinmek istiyorsanız kendinize resimdeki gibi bir stil yaratabilirsiniz.Bu sezonun en hit parçalarından olan blazer ceket ve bağcıklı botları gardrobunuza ekleyerek bu sezona yeterli yatırım yapmış olacaksınız.Sezon modasını takip ederken dikkat etmeniz gereken modası çok çabuk geçecek abartılı parçalar yerine daha sonra da rahatlıkla kullanabileceğiniz parçaları edinerek akılcı alışveriş yapmaktır.Aynı zamanda farklı kombinlere uyarlanabilecek joker ürünler seçerek her kombinde ayrı bir tarz yakalayabilme imkanı sağlayabilirsiniz.




19 Ekim 2010 Salı

18 AY-3 YAŞ ARASI BENMERKEZCİ ÇOCUKLAR

    Sizin çocuğunuz da parka götürdüğünüzde her gördüğü oyuncağa koşup,"benim,beniiiiim" diyerek diğer çocukların oyuncaklarını elinden almaya mı kalkıyor, ya da evinize gelen misafir çocuklarının onun oyuncaklarına dokunmasına izin vermeyerek "benim,benim" diye mi bağırıyor?,kısaca çocuğunuzun mantalitesi "BENİM OLAN BENİM,SENİN OLAN DA BENİM"mi?Korkmayın ,öncelikle yanlız değilsiniz,ikincisi son derece sağlıklı gelişim seyreden bir çocuğa sahipsiniz.
  Oğlumun ,dostlarımızın çocukları ya da parkta diğer çocuklarla hiçbir şeyi paylaşmaması,herşeyi kendinin sanarak ortalığı birbirine katması beni etrafa karşı mahçup ediyordu.Hatta oğlum her zaman böyle uzlaşmaz,paylaşmaz ve bencil mi olacak diye endişe ediyordum.Ta ki bu konuda  kitaplardan faydalanana kadar! Kitabta ;18ay-3 yaş arasında çocuğun anneden ayrı bir birey olduğunu farkedip  kimliğini keşfetmeye çalıştığı,bunu da etrafındaki eşyalara daha  çok sarılarak gerçekleştirdiği belirtiliyor.Şöyle ki; çocuk çevresindeki her eşya ve kişi ile arasında bir bağlantı kurup,sahiplenici olmayı öğrenir.Böylelikle "ben" duygusu gelişir.Bu süre zarfında etrafındaki diğer çocuklarla iyi geçinemeyeceği gerçeğini kabul etmek gerekir.Nitekim bu yaşlardaki çocuklar için arkadaş edinmenin bir önemi yoktur.Önemli olan onun kendini keşfetme yolculuğudur!
   Kaynaklarda çocuğun bu yaşlardaki benmerkezciliğinin normal olarak algılanıp üzerine gidilmeyerek egosunun doyurulması gereği üzerinde sıklıkla duruluyor.Böylelikle doğal gelişimine saygı gösterilmiş çocuklar bu dönemi sağlıklı olarak atlatıp ileride daha paylaşımcı ve saygılı bireyler olacaklardır.
 Merak etmeyin bu krizler  3 yaşından sonra sona erecek ve çocuklar kendiliğinden paylaşımcı olmaya başlayacaklardır.

Hepinize sevgiler...

HURMA'NIN NORMAL DOĞUM MUCİZESİ


İlgili makaleyi okuduğum zaman açıkçası kızdım kendime.Genelde yiyecek ayırteden bir insan olmamama rağmen hurmayı hiçbir zaman sevmemişimdir.Herkesin "çok faydalı ye" ısrarları daha da soğutmuştu beni bu meyveden:)Meğer ne kadar yanılmışım,Hurma bir mucizeymiş!!Bunu bilsem ve normal doğum yapabilecek durumda olabilseydim belki de sezeryana hiç gerek kalmazdı!Gelelim hurmanın faydalarına...
" -Hurma oksitosin adlı hormon içerir.Oksitosin beyinde salgılanan ve doğum sancılarını başlatan bir hormondur. Bu hormonun en önemli etkisi ana rahmindeki kaslarla anne sütünün salgılanmasını sağlayan kas hücrelerinde görülür. Doğum esnasında oksitosin salgılanmasıyla doğum daha kısa zamanda ve kolayca yapılmış olur. Hatta kimyasal olarak oksitosin doğumu kolaylaştırıcı ilaç olarak kullanılmaktadır. Pek çok kaynakta oksitosin "rapid birth" yani "hızlı doğum" adıyla tanımlanır.

-İçeriğindeki şeker, bildiğimiz kan şekerini yükselten glikoz değildir. Hurmada fruktoz denilen meyve şekeri bulunur. Fruktoz, vücutta kolayca parçalanan ve organizmaya kısa sürede enerji veren bir şekerdir. Hurmadaki fruktoz, hâmilelik döneminde özellikle de doğum sonrası süreçte zayıf düşen annenin enerji ihtiyacını karşılayarak ona canlılık ve zindelik kazandırır.


Aynı şekilde doğumla kan kaybeden anne, vücut şekerinin düşmesi ve tansiyon düşüklüğüyle karşı karşıya kalır. Anne, hurma yiyerek bu durumun önüne geçebileceği gibi yeni doğan bebeğin beslenme ihtiyacını da kolayca karşılayabilir.

-Hurma; lif, yağ ve mineral bakımından da zengindir. Özellikle sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor ihtiva eder. Vitamin olarak da hurmada en çok A, B1, B2, B3, B6, B11 vitaminleri bulunur. B11 yani "folikasit", hâmilelikte alınması gereken önemli bir vitamindir. Çünkü bu dönemde günlük folikasit ihtiyacı iki katına çıkar. Folikasit kan hücresi yapımında, aminoasitlerin yapımında ve hücre yenilenmesinde görevlidir. B11 yetersizliğinde kansızlık belirtileri görülür. Yani hurmanın bol tüketilmesi, annenin en tabii yoldan folikasit ihtiyacını gidermiş olur."

 Ve daha niceleri...Yensin hurmalar,gelsin kolay doğumlaaar:)

18 Ekim 2010 Pazartesi

BOTLARDA BAĞCIK MODASI




Bu sezon ister uzun ,ister yarım isterse ankle bootie dediğimiz bilekte biten kısa botlarda yoğun bir şekilde bağcık fırtınası esiyor!Bunun yanında peep-toe denilen sadece burnu açık bağcıklı botların  da yükselişi söz konusu.Gerek  dar paça jean ve yine dar paça kısa siyah pantalonlarla gerekse kışlık kısa şortlar ve mini elbiselerle kullanabileceğiniz bu tarz botları değişik fiyat aralıklarında çok çeşitli markalarda bulabilirsiniz.(Ben aşağıda resmi olan gri süet bağcıklı botumu Nine west'ten edindim.Platform tabanıyla da inanılmaz rahat bir model,tavsiye ederim.)


Nine west


Azadine Alaia








Christian Louboutin

Balmain








12 Ekim 2010 Salı

Sarışın mı? Esmer mi?


 
Birazdan yazacaklarımın moda,bebek ve çocukla yakından uzaktan  ilgisi yok.Sadece içimden sizlerle paylaşmak geldi ve işte şimdi paylaşıyorum.Şöyle ki ; kendimi bildim bileli sarışınım.Her zaman bunun bir ayrıcalık olduğunu farkındaydım,hep sevdim saçlarımı.Gözüm gibi baktım onlara.Yıllarca yanıma gelip saçlarımı nerede boyattığımı sorup,ne kadar doğal olduğunu söyleyen bir çok bayandan iltifat aldım.Kadınlar bilir ;bir kadının başka bir kadından iltifat alması kadar güzeli yoktur:)Çünkü çok gerçektir!Zeka ile sarı saç arasındaki korelasyonun sadece kıskançlıktan kaynaklı bir türetmece olduğunu bildiğim ve kafama her zaman güvendiğim için sarışınlarla ilgili esprileri en çok ben yaptım!"Salakça bir şey yaptığımda kusura bakmayın yeni boyattım da saçımı "dedim :)))Sevdim ben ya sarışın olmayı.İçinde "sarı" kelimesi geçen her şarkıda kendimi bulmayı...Abarttın demeyin ,hakikaten çok zor geliyor ayrılması...Karşı olan herkese rağmen yarın sabah itibariyle koyu kahverengiye boyatıyorum saçlarımı.Kim bilir belki de dediğiniz gibi çok pişman olacağım ya da aynada yepyeni bir ben'le tanışıp,yeni halimi de çok seveceğim  bilemiyorum...Bu arada mutsuz falan hiç değilim,16 Kasım'da 30 yaşımı bitiriyorum ve biliyorum ki hayat çok kısa...Alışkanlıklar ve vazgeçemem'lerle bir ömrü tamamlamaya niyetim yok.Bu bir "challenge" ,ama kendime!Velhasıl kelam sarışın olarak yazdığım bu son yazımı burada noktalıyorum.Aşağıda ünlülerin sarışın ve esmer halleri var ,bir göz atın derim!Herkese sevgiler...
(Not:Vazgeçmemek için elimden geleni yapacağım ama garanti vermiyorum:)