20 Aralık 2011 Salı

ALTIN KELEPÇE BİLEKLİĞİN ALTIN ÇAĞI




Bu sezonun en sevdiğim aksesuar trendi kesinlikle kalın düz altın rengi metal kelepçe bileklikler(cuffs)!Ancak işin püf noktası bunu her iki bilekte birden kullanmaktan geçiyor.Değişik markalardan bulabileceğiniz bu bilekliklerin özellikle simsiyah kıyafetlerle kullanımı onları daha çarpıcı kılıyor.Aldo,Topshop ,LS(luxuryShoppers) markalarından edinebileceğiniz bu bilekleri ben 
www.asos.com sitesinden sipariş ettim,çok ta memnunum.Siz de bu trendden geri kalmayın!

ÇOCUKLARINIZ İÇİN ÇITIR ÇITIR FELSEFE




ELLERDE HEMP MUCİZESİ

 Malum kış geldi,ellerimiz nemini kaybetmeye,soğuk ve rüzgardan etkilenmeye başladı.Kuruyan hatta çatlayan eller için sizlere tavsiyem kenevir özlü HEMP HAND PROTECTOR!Body Shop'lardan alabileceğiniz bu kremin, kenevir kokusu ilk başta sizi rahatsız edebilir.Ancak hızlı iyileştirici gücü ve yüksek koruması size kokusunu bile sevdirecektir emin olun.Bu el kremi ile ilgili yorumları okurken,birinin yorumu aynen şuydu" Köyüm gibi kokuyor":))
    Ayrıca eli vıcık vıcık kremli bırakmama özelliği de diğer bir artısı.En azından küçük boyunu alıp denemenizi tavsiye ederim,sevgiler:)

12 Aralık 2011 Pazartesi

Mango İndirimi

Mango'nun %50'ye varan indirimi yarın itibariyle başlıyor!Herkese iyi alışverişler!

8 Ağustos 2011 Pazartesi

ŞİRİNLER-THE SMURFS

Çocukluğumun sevimli ,küçük mavi kahramanları büyümüş te üç boyutlu film çevirmişler!Ben de kaçırır mıyım,kaptım oğlumu koştum sinemaya:)Maksat çocuk eğlensin:))Nitekim çocuk kah eğlendi ,kah sıkıldı;amma velakin çocuğun annesi gözünü ayırmadan izledi filmi:) .İtinayla 3D gözlüklerimizi taktık bir de ne göreyim, bayıldığım Neil Patrick Harris'te var filmde.

Şirinler,Gargamel ve NPH...Artık tadından yenmez,kapın çocuğunuzu koşun sinemaya.Yanlız 4 yaş altı çocuklar için ses sistemi yüksek olabiliyor,uyarıyorlar haberiniz olsun!Muhteşem bir başyapıt! değil tabii ki,ancak çocuğunuzla güzel bir zaman dilimi paylaşmanız için uygun bir seçenek.Keyifli seyirler...Sevgiler...

23 Temmuz 2011 Cumartesi

CROCS BABETLERLE YÜRÜMÜYORSUN SANKİ UÇUYORSUN:)

 Her kadın;" ben bir ayakkabı delisiyim" der...beni görene kadar:))Deli deliyi görünce sopasını saklarmış misali:)) Çocukluğumdan beri ayakkabıların yeri benim için çoook ayrıdır.Ayakkabı karakterdir,insan tahlilidir,zevktir,çok şeydir benim için!Her gördüğüm güzel ayakkabıda tansiyonum çıkar,kalbim küt küt atmaya başlar,karnımda kelebekler falan uçuşur:).O derece yani!!Aşk, bir nevi...Ancak öyle her ayakkabıya da aşık olmam.Öncelikle çooook uzun topukları olmalı,zarif olmalı vs.Spor ayakkabılarım dışında düz bir ayakkabım yoktur bile.Topuksuz,düz ayakkabıya verilen para haramdır,bana göre:))Hatta düz ayakkabı giyince  ayağım rahatsız olur diye arabanın bagajında her zaman bir topuklu ayakkabı bulundururum:))

 Crocs'ları da marka olarak hiç sevmezdim.O kalın kaba saba ,ayağı 3 numara büyük gösteren terlikleri giyen bayanlara "23 Nisan için Hollanda'dan mı geldiniz?" demek istemişimdir:)Ancaak bu kaba saba marka,rengarenk bir babet serisi çıkarmış,çok zarif olmasa da o kadar  rahat ki anlatamam.Dediğim gibi yürümüyorsun sanki uçuyorsun.Babetçigillerden ,rahatına düşkünlerdenseniz "hiç kaçırmayın" ; benim gibi topuklu ayakkabı severlerdenseniz de  "bir deneyin" derim.(Bu arada ;numaralar hiç kalmamış,ben Yeşil kundura'nın internet sitesinden aldım,ertesi gün elimdeydi.)


KREŞE BAŞLARKEN NELER YAPMALIYIZ?

Doktorumuz bana aynen şu cümleyi kullanmıştı,mecbur kalmadıkça "çocuğu 3 yaşından önce ev ortamından koparmayın,3 yaşından sonra da evde tutmayın"! Bunun üzerine geçtiğimiz Mart ayında oğlum kreşe başladı.Ama ne başlamak!İlk günler zaten alışma süreci olduğu için çocuğunuz ile birlikte sınıfta oluyorsunuz.2. hafta ise artık tamamen çocuğunuzu kapıdan bırakıp gitmek durumundasınız.Kimselere vermeye kıyamadığınız bebeğiniz  "Annnnnem beni bırakma burada" diye çığrınırken hiç kolay değil arkanızı dönüp gitmek.Ağlamamak için dudaklarımı ısırdığımı biliyorum.Bilinçli bir anne olmama rağmen "napıyorum ben,nasıl bırakırım'ları "ben de yaşadım! Ama asla pes etmeyin!Kendiniz,anneanne,babaanne,bakıcı vs. kim bakarsa baksın çocuğunuza, belli bir yaştan sonra hiçbiriniz ona yetmeyeceksiniz.Disiplini,sosyalleşmeyi öğrenebilmesi için mutlaka kreşe/anaokuluna gitmesi gerekmekte çocukların.Herneyse ilk 1,5 ayımız çok zor geçti,sabah giyinmek istemedi,gitmek istemedi,okulun bulunduğu semte yaklaştığımızda dahi kıyametler koparken ağlama krizlerine girildi,okulun kapısında yerlerde süründük ,"gitmiyceeeeem" nidaları arasında!Bu süreçte öğretmenlerimiz ve okulun pedogoğu çok yardımcı oldu.Sabrettik ve 1,5 aylık zorlu süreçten sonra güle oynaya okula gitmeye başladık.Velhasıl kelam artık  çocuk mutlu, anne mutlu:) Peki bu zorlu alışma sürecinde biz neler yaptık, neler yapmalıyız?
1.MUTLAKA KARARLI OLUN!!!2 gün okula gönderip ,ağlıyor ve gitmek istemiyor diye onu okula göndermemezlik etmeyin!Bu tavır ,alışma sürecini uzatıp zorlaştırmaktan öteye gitmeyecektir.Bunun dışında büyükanne ve dedeler kimi zaman çocuktan yana bir tavır sergileyebilir,herkesi bu konuda uyarın,çünkü anti -kreş desteği ile güç bulan çocuğun kreşe alışmasını zorlaştıracaktır.Bu nedenle tüm aile bireyleri arasında kreş lehine bir konsensus olmalı!
2.VEDALAŞMALARI KISA TUTUN!  Çocuğunuzu okulun kapısından öğretmenlere teslim edip,onu öpüp ,sevdiğinizi söyleyin.Ağlasa dahi hiç uzatmadan gitmeniz gerektiğini ancak geri geleceğinizi söyleyin.
3.BELİRLİ BİR ZAMAN DİLİMİ VERİN!!!Çocuğunuza işe gitmeniz gerektiğini bu süreçte onun da okulda arkadaşlarıyla keyifli vakit geçirebileceğini anlatın.En önemlisi mutlaka belli bir süre sonra onu almaya geleceğinizi ve birlikte evinize gideceğinizi belirtin.Bu zaman dilimini  de aşmamaya özen gösterin.

Bunun dışında ilk günlerde çocuğunuza okul ile ilgili çok fazla soru sormayın,sadece "günün nasıldı? sorusu yeterlidir,bırakın o anlatsın.Ayrıca kreşi aşırı derecede övmek ,abartmak ta çocukta hayal kırıklığı yaratabileceği gibi ,kreş ile ilgili olumsuz düşüncelerinizi de çocuğunuzun yanında paylaşmak yine yanlış davranışlardandır.
 
Bazı çocuklar ilk günler ,ilk haftalar sorunsuz okula gidebilir ancak bu durum değişebilir ve sonradan tepki gösterebilir.Çocuktan çocuğa tepkiler değişebiliyor.Buna hazırlıklı olun.

4.SABIRLI OLUN! Bunun geçici bir dönem olduğunu untmayın ve sabırlı olun.

Bir de suçluluk duymayın.Daha önce dediğim gibi artık siz ona yetmiyorsunuz,arada parka götürmeniz de yetmiyor.Aldığınız hediyeler ,çikolatalar,arabalar,bebekler de.O artık büyüyor,arkadaşa,uzman eğitimcilerle şekillenmeye,kurallara,disipline ihtiyacı var.Hepinize çocuklarınızla birlikte mutluluklar diliyorum.Sevgiler...


3 Haziran 2011 Cuma

KALICI OJELER,BAKIMLI ELLER,AYAKLAR...

  Sizlerle benim de henüz bugün denediğim bir sistemi paylaşacağım!Kalıcı oje uygulaması!!!Kalıcılıktan kastımı ;2 hatta 3 hafta boyunca hiç bozulmadan ,parlaklığını yitirmeden, tırnaklarınızın henüz güzellik salonundan çıkmış gibi görünmesi olarak açıklayabilirim.Uzun süreli olması nedeniyle kişilerin bu konudaki tereddütlerine de uzmanlar son noktayı koymuşlar, bu ojelerin özelliği hava ve su geçirebilir olması!Söylenen o ki ,bu ojelerin estetik dışında  asıl olarak tırnağı iyileştirici ve bakım yapıcı özelliği de varmış.Bu arada ojeyi çıkartmak istediğiniz takdirde sadece bu uygulamayı yapan salonlarda özel çıkarıcı solüsyonlu  pedler yardımıyla çıkarılabileceğini unutmayın!Uygulamanın fiyatı  eller için  45-50 tl.,ayak tırnakları için de yine 45-50 tl. civarında ; her daim pırıl pırıl, bakımlı tırnaklarla  dolaşmanın değeri  ise paha biçilemez:)

24 Mayıs 2011 Salı

GÜNEŞE KARŞI CİLDİMİZ İÇİN ÖNLEM ALMALIYIZ

Şu yaşıma kadar yüzümdeki çillerimle hiç sorunum olmadı,bilakis geçen aya kadar hayli sevimlilerdi bile.Ne var ki artık  zararları iyice çığrından çıkan güneş yüzünü gösterdi; benim çiller de kötü yüzünü...Canları sıkılmış olacak ki bu küçük sevimli çillerin bir kaçı birleşip küçük lekeler oluşturmaya başladılar yüzümde.İşte o anda " orda durun sevimsiz şeyler" dedim ve güneşe savaş  açtım:)
  Gerçekten de kontrolsüz güneş cilt kanserine davetiye çıkarıyor diye uzmanlar bangır bangır bağırırken,bunun yanında cildimizi yaşlandıran en önemli faktör yine güneş iken durup bir düşünmek gerek... Yüksek koruma faktörlü kremleri ,sadece tatillerde güneşlenirken yüzünüze boca ettiğinizde  bunun sizi koruduğunu  sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.Günlük hayatınızda hatta ve hatta kış aylarında dahi yüzünüze ve göz çevrenize güneş koruyucu kullanmalısınız.Cilt kanseri,cilt yaşlanması ve lekelenmelere karşı kadın-erkek-çocuk önlemimizi almalıyız.
  Araştırdım ve bu konuda çok güvendiğim bir marka olan Shiseido'nun 30 SPF'li koruyucu renkli stickini (Shiseido Sun Protection Stick Foundation SPF 30)ve yine aynı markanın 25 SPF'li göz çevresi koruyucu kremini (Shiseido Sun Protection Eye Cream SPF 25) aldım.Bu renkli stick o kadar muhteşem ki bunu kullandığınız süre boyunca cildinizi güneşin tüm zararlarına karşı kalkan gibi korumasının yanında renkli olması ve kapatıcı özelliğiyle  fondöten olarak ta kullanılabiliyor aynı zamanda waterproof özelliğiyle de denizde ve  havuzda   kolay kullanım sağlıyor.
  Yıllar içinde bronz ama kırışık ya da bronz ve botox'lu ya da bronz ancak hasta biri olmak istemiyorsanız önleminizi alın derim. Bildiğiniz gibi kullanmadığım hiçbir ürünü sizlere tavsiye etmiyorum,ben memnun kaldım.Siz de araştırın kendinize uygun bir cilt koruyucu kremi mutlaka edinin.O halde ne diyelim, bol güneşli günler  ve bol koruma faktörlü kremler sizlerle olsun:)

14 Mayıs 2011 Cumartesi

BOL SU İÇMEK İÇİN SİZE BİR FİKİR...

 Uzun yıllar su içmek ile aram hiç olmadı.Önemini de bilmezdim su içmenin.Sıvı almaktan bahsetmiyorum,çay,kahve,cola,ayran,meyve suyu değil,sadece ve sadece su içmenin öneminin hiç farkında değildim.Bazen nedensiz başağrılarım olurdu.Halsizlik hissederdim hem de hiç yorulmamışken.Yıllar sonra öğrendim ki tüm bunlar az su içmenin sonuçlarıymış.Normal bir insan vücudunun ihtiyacı günde 2-2,5 lt. iken emzirme dönemindeki bayanların ise günde ortalama 3 lt. su içmesi gerekmekte.Su içmeyi sevmeyen bir bünye için oldukça yüksek rakamlar değil mi?Benim bu dönem de kendime suyu sevdirmek için bulduğum yöntem halen  çok işime yarıyor.Öncelikle tariflerde geçen "1 su bardağı" ibaresindeki su bardağı kavramı  bırakın sadece tatlı tariflerinde kalsın.O küçücük bardakları su içmek için kullanmayın.Kocaman cam bardaklar edinin.İçerisine zevkinize göre bir elma dilimi veya bir kaç yaprak nane  atın.Saf suyun belli bir içimin üzerinde  mide bulantısı yapma ihtimalini ve su içmenin sıkıcılığını bu basit yöntemle gidermeniz mümkün.Elma dilimi ve ya nanenin suya geçen hafif aroması sizi ferahlatırken diğer taraftan su içiminizi kolaylaştıracaktır.Bu arada önümüz yaz uzmanların söylediğine göre vücudumuz için en faydalı su ısısı ,oda sıcaklığındaki suymuş.Soğuk sudan mümkün olduğunca uzak durun.Hadi zayıflamak isteyenler,emziren bayanlar,yeterli su içemeyenler alın elinize kocaman bardaklarınızı atın içine bir dilim elmanızı,nanenizi ;için kana kana suyunuzu!Unutmadan söyleyeyim  ne kadar çok su içmeye başlarsanız kısa süre içinde vücudunuz o kadar istemeye başlayacaktır.Ancak sakın vücudunuzun alabileceğinden fazla su içmeye de zorlamayın, bu durum ölümcül toksik şok denilen rahatsızlığa sebep olabilir.Bunu da hatırlattıktan sonra hepinize güzel ve güneşli bir haftasonu diliyorum.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

ÇİZGİLİ MAXİ ELBİSELER...

 Upuzun siyah-beyaz çizgili penye elbiseler bu yazın gözdeleri arasındaki yerini alacak gibi gözüküyor.Gün içinde, casual giyimde  bu maxi elbiseleri kullanırken dümdüz sandaletlerle kombinlemeniz gerektiğini unutmayın!

8 Mayıs 2011 Pazar

AJDA PEKKAN vs. TÜRKAN ŞORAY

     Bu sezon süpriz bir şekilde  her iki ünlü isim de moda dünyasına adım attı. Ajda Pekkan her biri birbirinden muhteşem 25 parçalık kreasyonunu "Ajda Pekkan for Twist" adı altında piyasaya sürdü.Süper Star'ın TWIST markası ile yaptığı bu çalışma ile  birlikte ,sınırlı şekilde üretilen ve ileride kült olacak bu parçalara ulaşabileceğiz! http://www.twist.com.tr/AjdaPekkan/

 Sinemanın sultanı Türkan ŞORAY'ın ise  KOTON markası ile yaptığı işbirliğiyle  birlikte,sultanın o güzel yüzünü artık birbirinden değişik KOTON markalı T-shirtlerde görmemiz mümkün! http://www.koton.com.tr/TR/ Desenize artık vazgeçilmez MARILYN MONROE baskılar out, AJDA  kreasyonu  ve baskıları ile  Türkan ŞORAY baskılar in olacak! Kanımca gençliğin kendi kültürüne sahip çıkması adına da güzel bir adım.Herkese IŞILTILI ANNE blogunu okuyarak keyifle geçireceği bir hafta diliyorum:)

6 Mayıs 2011 Cuma

Bebek by Pikkolo'dan Anneler Günü Özel Kreasyonu

    Bebek by Pikkolo markasının kurucusu  Tuba Lüleci Alaçam ile  çok yakın ortak bir dostumuz bulunmakta.Onun sayesinde tanıştığım bu markaya ve ürünlerine en  çok ta firmanın etiğine hayran kaldım.Bir Ar-ge grubu ile birlikte geliştirilen markanın felsefesi ;"sağlıklı hammadde içeren,güvenli,ergonomik,çocuk psikolojisine uygun ve geliştirici,çevresel dönüştürülebilirliği olan ürünleri hizmete sunmak!" İleride (bence çok kısa süre içinde) Bebek by Pikkolo'yu ulusal bir marka haline getirme hedefinde olan Tuba Lüleci Alaçam'ı çocuklara ve Ankara'ya böyle kaliteli bir marka kazandırdığı için tebrik ediyorum.
  0-8 yaş grubu çocuklar için  gerek   kendi ürettiği gerekse dünyaca ünlü markalardan ithal ettiği özenle seçilmiş giyim,mobilya,dekorasyon ve aksesuar ürünlerini bizlerin beğenisine sunmakta olan Bebek by Pikkolo markasının Anneler günü için anne-kızlara çok güzel bir süprizi var.Buradan babalara duyurulur!!!Annelere verilebilecek en güzel hediyelerden birisi  minik kızlarıyla bir örnek giyinme fırsatı olsa gerek:)Ya da kızıyla bir örnek giyinmek isteyen anneler siz de kendinize ve kızınıza bu özel günü unutulmaz kılmak için bir örnek takımlardan hediye edebilirsiniz.Hadi gelin, stil sahibi anneler ve kızları için oluşturulan bu kreasyondan  birkaç parçaya  göz atalım... Ürünlere www.bebekbypikkolo.com adresinden ve Tahran Cad. No:4/A GOP Ankara adresindeki mağazasından ulaşabilirsiniz.
  

ÇOCUK BÜYÜTENLERE ALTIN ÖĞÜT!

  Çocuğumla girdiğim güç savaşlarından yıldığım bir anda doktorumuzun  vermiş olduğu bir öğüt benim için gerçek bir mücevher niteliğinde olmuştur...Konu ; çocuğunuza HAYIR diyebilmekle ilgili...Şöyle ki,sıraladığım şu diyaloglar size de tanıdık geliyor mu? Eminim her biriniz kendinden bir parça bulacaksınız:)-" Oğlum, hayır!" "Oğlum o tatlıyı ancak yemekten sonra yiyebilirsin" "Yemeğini bitir öyle ye çikolatanı" "ağlamaaa,önce yemek bitecek dediim " "hayır diyorum kesinlikle ,imkanı yok yiyemezsin onu ,önce yemek yenecek" ,"offf peki ,ama bu son,biraz çikolatandan ye, ama sonra yemek bitecek"...Bekle,bitecek:))) ya da bir oyuncak mağazasında geçen şu diyalog tanıdık mı? "Hayır bebeğim evde  o oyuncaktan bir sürü var,onu alamam","hayır dedim sana! almayacağım", "Oğlum ağlama herkes bize bakıyor"," Hmmm bunu mu istiyorsun?Ne kadarmış bu?":))sonra o karalı !anne elinde oyuncaklarla kasaya gideeer...O masum ufaklık ta içten içe ellerini ovuşturarak zaferini kutlar:) Bu tarz ritüelleri biz de çok kere yaşadık.Ne zaman aynı kısır döngüye girecek olsam doktorumuzun şu öğüdü kulağımda çınlıyor."Bir şeye sonunda pes edip  evet diyeceksen en baştan ona izin ver!Ver ki otoriteni yıkabildiğini anlamasın"....Çünkü bu zeka küpü ufaklıklar bizlerin sınırlarını ve sinirlerini resmen teste tabi tutuyorlar,bir kere "hayır'ınızdan" taviz verirseniz,çocuk  o çok direttiğiniz kurallarınızın aslında delinebilir ve elastiki olduğunu görecek ve siz pes edip sabrınızın sonuna gelene kadar sizinle mücadele edecektir.Önceki deneyimlerinden sonunda eli ona bırakacağınıza emin olan çocuk ,sizinle ağır bir güç savaşına girecektir.Bunlara mahal vermemek için önceden biraz yıpratıcı olsa da  "hayır'larınıza" sahip çıkın ve kararlı olun.Sonrasında çocuk izin vermediğiniz bir konuda sizi uzun uzun zorlamamayı öğrenecektir.Bunun için tek gereken çokça sabır ve çokça kararlılık! Hepinize güzel bir hafta diliyorum.

29 Nisan 2011 Cuma

DAHA UZUN ve GÜZEL BACAKLAR İÇİN BENİ DİNLEYİN:)






 Tabii ki kendim dahil kimsenin bacak boyunu uzatamam ama olanı en güzel şekilde yansıtmanıza yardımcı olabilirim.Her ne kadar henüz güneş ve ılık havalar bize yüzünü göstermemiş olsa dahi yakındır sıcaklar,kavurucu yaz mevsimi,tatil,deniz ve tabii ki yaz geceleri...Kısa süre sonra gerek davetler için gecelerde gerekse casual dediğimiz günlük giysilerde  mini elbisler vazgeçilmezimiz olacak.Peki biz ne yapacağız?...1.ADIM: Hemen edinilmesi gereken en önemli ürün SALLY HANSEN AIRBRUSH LEGS...

http://www.sallyhansen.com/products/skinbody/legcare/airbrush-legs 4 farklı renk çeşitliliği olan bu üründe ben, orta bronzluğu sevdiğim için medium glow tonunu kullanıyorum.Sprey şeklindeki bu ürünü bacaklarımıza sıkıp homojen bir şekilde dağıtıyoruz.Bacaklardaki kılcal damarları,pürüzleri sanki ince çorap giymişcesine kapatan bu mucizevi ürün bacaklara pürüzsüz bir görünüm verirken bir taraftan da renk seçenekleri ile muhteşem bir bronzluk sağlıyor.Kullandığım için rahatlıkla söyleyebilirim hem bacağa homojen olarak dağılıyor hem de çok kalıcı !!!(keseyle çıkıyor dersem yalan olmaz ,o derece dayanıklı:)

2.ADIM: Yine SALLY HANSEN 'dan... AIRBRUSH SHIMMER! http://www.sallyhansen.com/products/skin-body/leg-care/airbrush-shimmerIşıltıyı sevenler için kaçırılmayacak bir ürün.Denediğim ancak henüz edinmediğim , bacaklara hafif ve etkileyici bir parlaklık sağlayan bu spreyi ister tek olarak ister yukarıdaki bacak fondöteninin üzerine sıkabilirsiniz..








Benim bu tarz da kullandığım  ürün ise tüm vücuda da kullanılabilen NUXE'nin Huile Prodigieuse Or isimli ışıltılı vücut yağı.Çok ta memnunum tavsiye ederim...


3.ADIM ise Christian Louboutin veya onun tarzında platformlu ten rengi (nude colour)ayakkabılar edinmek.Uzun süredir çok moda olan ve yine uzun bir süre daha modasının geçmeyeceği bu ayakkabıları hem gündüz-gece casual giyimde,hem de davetlerde şık bir gece elbisesinin altına kullanabilirsiniz.Holllywood ünlülerinin de gecelerde 1 numaralı tercihi olan bu ayakkabıların en önemli özelliği mini elbise ile giydiğinizde bacağınızın ten rengi ile bütünleşerek daha uzun bir görünüm yani ufak bir ilüzyon yaratması.Minyon bayanlara duyurulur:)












28 Nisan 2011 Perşembe

MAC WONDER WOMAN MASKARA...

Yıllarca çeşitli maskaralar kullandıktan sonra DİOR SHOW'un en iyisi olduğuna karar vermiş ve uzun süredir de hemen hemen hiç değiştirmemiştim.Geçenlerde baktım tüp dibini boylamak üzere bu sefer başka bir marka   denemeliyim ama hangisi? derkeeeen MAC'te tam istediğim maskarayı buldum.Dior'unki gibi kalın fırçalı ve tamamen beklediğim aynı dramatik etkiyi yaratan bu ürün MAC Wonder Woman sersinin maskarasıydı.Superman'in dişi versiyonu olan bu çizgi kahramanla süslü rengarenk  ambalajının verdiği pozitif enerji ve gücün  yanı sıra en büyük avantajı  48 tl'.lık fiyatıyla hemen hemen Dior'un yarı fiyatında olması iken,dezavantajı ise,kahramanımız gibi çok güçlü yapısı nedeniyle sanki waterproof özelliği varmışcasına göz makyajı temizliğinde biraz zorlaması...Deneyin karar sizin...

25 Nisan 2011 Pazartesi

DENIMBLOG'dan JEAN KAZANABİLİRSİNİZ...BEN KAZANDIM:)))

 Jean hastası bir insan olarak http://www.denimblog.com/  her zaman merakla takip ettiğim bir site olmuştur.Keza JBrand de yine bayılarak kullandığım bir jean markasıdır.Birkaç yıldır giymekten bıkmadığım "Love Story "modeli ise şimdinin tabiriyle candır can:).Konuya dönersek geçtiğimiz Aralık ayında Facebook beğeni listemde olan Denimblog'un JBrand sponsorlu "new year wish list "başlıklı gönderisinde belirli JBrand modellerinden birini seçip katılacağın,kazanırsan seçtiğin jeanin kapina kadar Amerika'dan gönderileceği yazıyordu.Bilin bakalım kim kazandı?:))Hadi ne kaybederim deyip şansımı denedim ve e-mail adresime kısa süre içinde kazandığıma dair bir tebrik postası geldi.Açıkçası septik bir kişilik olarak bunun önce gerçek olmadığını düşünsem de sonradan anladım ki gerçekten kazanmışım:))Yaba daba duuuuu:))Denimblog ekibinden Stephanie Coleman bana gönderim aşamalarında ve karşılıklı yazışmalarımızda hızlı geri dönüşlerle çok yardımcı oldu.



Ve kısa süre önce JBRAND team tarfından yazılmış güzel bir notla birlikte yanda gördüğünüz JBrand "Lexington" modeli jeanimi teslim aldım .Sözün özü "amaan bana mı çıkacak" demeyin ve siz de şansını deneyin .Facebook'tan beğene tıklarsanız Denimblog'un kısa aralıklarla değişik jean markalarının sponsorluğunda jeanler dağıttığını göreceksiniz,kaçırmayın benden söylemesi...

HASTANE (DOĞUM) ÇANTASINA NELER KOYMALIYIZ?

      Şimdiye kadar ilkokulda lisede defalarca çanta hazırladınız,tatillerde kocaman bavullar yaptınız,hatta iş gezileri için 1 saat içinde küçük bir valiz bile yapmak zorunda kaldınız.Ama nedense doğuma giderken hazırlayacağınız bu hastane çantası sizi çok ürkütüyor.İçine neler koyacağınızı bilemiyor,listeler hazırlayıp duruyorsunuz.Biliyorum çünkü ben de aynı paniği yaşadım,bu yüzden sizler için yeniden bir liste hazırlayacağım,umarım faydalı olur.Ben listemi 2 gün hastanede bulunulan sezeryan doğum için yapıyorum.Gün sayısına göre azaltıp çoğaltabilirsiniz. (Bu arada ben biraz garantici bir tip olduğum için fazla fazla almıştım yanıma,sayılar fazla gelebilir,kendinize göre ayarlama yapınız)Hepinize şimdiden sağlıklı doğumlar...

ANNE İÇİN

2 tane önden açılan GECELİK
Sabahlık
Disposable (KULLAN -AT) ÇAMAŞIR (MOTHERCARE ve e-bebek mağazalarından temin edebilirsiniz). Ya da en az 3 HAMİLE ÇAMAŞIRI (Sakın nasıl olsa doğum yapıcam diye eskiden giydiğiniz minik çamaşırları götürmeyin yanınızda ,ödem ve şişlik nedeniyle giyemez rahatsız olursunuz.)
2 çift çorap (Ameliyat sonrası üşüyebilirsiniz)
Üşümeye karşı Hırka veya yelek
Emzirme Sütyeni ve göğüs pedi
Bolca Ped
Gögüs Kremi
Tarak
El ve Vücut Havlusu
Pamuk
Kağıt Havlu
Deodorant
Parfüm
Diş macunu ve fırçası
Birkaç makyaj malzemesi ,kreminiz vs..
Terlik
Kitap (okumaya vaktiniz kalırsa ne mutlu:)

BEBEK İÇİN

En az 2 Yeni doğan takımı(Benim oğlum çok kusan bir bebekti,dolayısıyla yanıma aldığım 2 takım yetmedi,evden takviye giysi gerekti,siz 3 takım alın her ihtimale karşı)
En az 25 tane yeni doğan bezi(Günde 8-10 bez değiştirdiğinizi düşünürsek 20 yeterli ama her ihtimale karşı 25 tane alın siz)
1 Paket temizleme mendili
2-3 Tane önlük(Kusmaya karşı)
1 İnce pamuklu Battaniye
1 Kalın Battaniye
2 çift Eldiven
Şapka
Ağzını silmek için birkaç tane mermerşahi denilen küçük tülbent
Yelek ve Hırka
Pişik kremi
Ana kucağı
Bebek Havlusu(Bazı hastaneler de doğar doğmaz ya da istek üzerine yıkanıyor bunun için banyo malzemeleri alınız-sünger- bebek vücut ve saç şampuanı-vücut kremi)
2,3 çift sıkmayan yumuşak çorap ve patik
Emzik
Biberon
Çoğu hastanede bulunuyor ama süt pompası da götürebilirsiniz.

REFAKATÇİ EŞİNİZ İÇİN

Pijama
Terlik
Havlu
Deodorant
Parfüm
Tarak
Diş fırçası macunu
İç çamaşır
Rahat kıyafetler

GENEL
Gerekli Evraklar
Önceden şarjedilmiş! Fotoğraf Makinesi ve şarjı
Önceden şarjedilmiş!Cep Telefonu ve şarjı(Bebeğinizin yanında ,hele hele emzirirken gelen tebrik telefonlarına sakın siz bakmayın, cep telefonunun yaydığı zararlı ışınlarla doğar doğmaz bebeğinizi tanıştırmayın!)
Önceden şarjedilmiş! Video Kamerası ve şarjı
Kalem
Not Defteri

Not:Erken doğum ihtimaline karşın çantanızı en geç 7.ayda hazır ediniz.Sevgiler...

O'NUN MUTLULUĞU

  Anne olduktan sonra hayata bakış açınız 180 derece değişir.Mutluluk ve mutsuzluk kıstaslarınız da ...Hemen anlatayım ...Eskiden o çok beğendiğiniz ayakkabıyı %50 indirimden alabilmek sizi çok mutlu ediyordu değil mi?Ya da dışarıda güzel bir yemek yemek veya uzun zamandır görmek istediğiniz filmi orta sıradan yer bulup ilk gösterimde izlemek,aile yemekleri,arkadaşlarınızla buluşup saatlerce konuşmak,sevdiğiniz insanla yağmurda yürümek ya da tam tersi sadece kendinizi alıp sokakları arşınlamak ,yaz gelince ayağınızı denize değdirdiğiniz ilk an ,kışın ise avucunuza konan ilk kar tanesi ve daha yüzlerce paha biçilemez an ...Elbette anne olduktan sonra hala bunlar size büyük mutluluk verecek korkmayın.Ama bebeğinizi kucağınıza aldığınız dakika, Tanrı'nın bir kadına bahşettiği en büyük mutluluğu yaşarsınız,ötesi ,berisi ,gerisi ,dahası yoktur.Sonrasında ise eğer bebeğiniz yemeğini yiyorsa sizden mutlusu olmayacaktır,ya da o gün yemek yemeyi reddetmişse dokunsalar ağlayacak gibi olursunuz.Sırtına vurup,gazını çıkarınca duyduğunuz ses dünyanın en güzel melodisinden daha çok etkiler sizi:)Kabız günlerin ardından ,kaka dolu bir bez ,size içinde pırlanta olan bir hediye kutusundan milyon kat daha mutluluk verecektir emin olun!:)Onunla küveti doldurup dakikalarca köpüklerle oynamak ,suya şaplaklar atmak sizi delicesine eğlendirir.Ağzından çıkan her sözcük büyülüdür sanki...Eğer o gece aralıksız uyumuşsa siz de hayatınızın ilk uykusunu uyumuş gibi huzurlusunuzdur.Kendiniz hasta olunca ,sıcacık bir battaniye ile uyuşuk uyuşuk televizyonun karşısına uzanıp,çorba içmek güzel bile gelebilir,ama ya bebeğiniz hasta ise...Onun burnu tıkalıyken rahat nefes almanız bile mutsuz edecektir sizi,zaten artık sizin hasta olma lüksünüz de kalmamıştır ya,o ayrı :)

    İşte böyle ,anne olunca mutluluk ve mutsuzluk kıstasları tepetaklak olur,önem sıranız değişir,siz değişirsiniz, çünkü artık kendinizden önce düşündüğünüz minik bir melek vardır hayatınızda...Hiç çıkarsız,sonu olmayan bir amaç...O ve onun mutluluğu...

MİNE'NİN NOTLARI

 Mine kim?Neymiş notları? diyorsanız hiç durmayın ve http://www.mineninnotlari.blogspot.com/   adresinden onu izlemeye alın,pişman olmazsınız.Blogun sahibi Mine Ünalan benim sayılı can dostlarımdan biri olup,hem başarılı bir işkadını hem de gerçek bir moda takipçisidir. Moda ,seyahat ve türlü konularda edindiği tecrübeleri artık bizlerle paylaşacak.Arkadaşıma bloglar dünyasına hoşgeldin diyor,başarılar diliyorum.

 Mine'nin blogunda bahsettiği bir internetten alışveriş sitesi var ki adını ilk kez duydum.www.asos.comHer keseye hitap edebilecek muhteşem ürünleri  biraraya getirmişler bir de üstüne ücretsiz kargo demişler.E daha ne olsun:)Bu arada hamileler için dipnot: Sitede özellikle "maternity dresses" bölümünden hamile elbiselerine bir göz atın derim. Çok şık ve tarz elbiseler bulacağınıza şüpheniz olmasın.Herkese sevgiler.Haftanız çok güzel geçsin...

4 Nisan 2011 Pazartesi

DOĞUM İÇİN ÇİKOLATA SEPETİNİ KENDİN HAZIRLA...




                                       (Resim ters çekilmiş ,önden daha güzel gözüküyordu.)
   Doğuma bir kaç ay kala öncelikli ihtiyaçlar bittikten sonra sıra tamamen keyfi olan süslemelere gelir.Örneğin hastane odası süslemesi,fotoğrafçıyla anlaşmak,çikolata sepeti,altın yastığı,balonlar vs vs...Ben de hamileliğimin 8.ayında bunlara merak saldım.Önce çok memnun kaldığım bir fotoğrafçı arkadaşımla anlaştık.(Bu konudan ileride bahsedeceğim)Ardından süslemeler için fellik fellik gezmeye başladım.
   Açıkçası gönlüme uygun bir şey bulamadım sonra düşündüm "el becerin var ,neden kendin bir şeyler yapmıyorsun,hem de çok eğlenceli olur!"dedim kendi kendime.Ofisten çıkıp kısa bir öğle yemeğinin ardından İzmir caddesine(Ankara) geçtim,baktım ki buradaki pasajlar ,dükkanlar derya deniz.Bana sadece zevkime uyan parçaları almak kaldı.Önce sepetçiden büyük bir sepet,sonra kumaşçıdan mavi tül,mavi saten kumaş,elyafçıdan biraz elyaf,silikon tabancası,mavi çiçekler,minik bebek figürleri,değişik süslemeler vs. derken  geriye kalan sadece  hayal gücüme göre parçaları birleştirmekti.
      Akşam eve döndüğümde yukarıda gördüğünüz sepeti yaklaşık 45 dk. içinde bitirmiştim.Ardından bonbon şekeri şeklindeki altın yastığının içini elyafla doldurup iki kenarından kurdele ile bağlayıp üstlerine de silikonla bebek figürleri yerleştirdim.İnanın zor değil ,biraz yaratıcılıkla ve eğer daha önce gömlek düğmesi dikmişliğiniz de varsa rahatça yapabilirsiniz.
 İçindeki muhteşem çikolatalara gelince önce pike adı verilen çikolatanın sarılı olduğu çubukların siparişini verdim(http://www.fiyonkbaby.com/ ),ardından kaliteli bir çikolata dükkanından iki kg kadar mavi fındıklı draje istedik.(500gr.ını doğuma kadar babasıyla birlikte lüplettik:)) Eldeki tüller ve simli kurdele ile de eşimle birlikte çikolatalarımızı bu çubuklara sardık.Tülün üstüne de minicik bebek figürlerini yapıştırdım.Ortaya işte bunlar çıktı...Uğraşması o kadar zevkliydi ki ve kendi el emeğim olduğu için daha da mutlu ediyordu beni.





   Gelelim hastane'deki bebek beşiğinin süslemesine...Bazı hastanelerde hastane odası süslemelerine izin verilmiyor.Bunu teyit ettikten sonra öncelikle aldığımız tülü yıkayıp hijyeni sağladıktan sonra,3 kat halinde dikip,kenarını büzdürüp içerisine de ince bir lastik geçiriyoruz.Beşiğin ebadını bilemediğimiz için ben tülün iki ucunu da açık bıraktım.Hastaneye gidince beşiğe uygun gelecek şekilde tülümüzün iki ucunu bağladık. Etrafına da yine kendi zevkinize uyun süslemeler kullanabilirsiniz.İşte sonuç...Hadi durmayın siz de bebeğinize kendi el emeğinizle güzel şeyler hazırlayın...Hepinize sevgiler...

BAHAR SEZONUNDAN BENİM SEÇTİKLERİM:)

   Merhabalar,hadi gelin bu bahar sezonundan ben neler seçmişim birlikte göz atalım.Belki size fikir verebilir.Bakalım beğenecek misiniz?...


Kobalt mavisi diyorum başka da birşey demiyorum.Bir t-shirt ,bluz,pantolon ,çanta ne olursa olsun bu sezon mutlaka edinilmesi gereken renk budur.Hele de siyahla kullanırsanız tadından yenmez.Benim tercihim bu Zara bluzdan yana oldu.Kaldıysa kaçırmayın. 
Pembeci bir insan olmadım hiç ama önceki yazımda dediğim gibi bu yaz herkes rengarenk olacak,sanırım ben de yavaş yavaş renkli giyinmeye alışmaya başlıyorum.Bu İpekyol bluzun omuz detaylarına bayıldım.Yükselen genç modacılarımızdan Özgür Masur'un önceki sezonlardaki tarzına benzettiğim bu ipek bluzu kaçırmak istemedim.
Yine kobalt mavisi...Günlük kullanım için son derece uygun olan t-shirt ve çanta Zara'dan.
Özellikle havanın değişken olduğu bu bahar aylarında çok kullanışlı olan bu tarz ceketlere takıntım var,içine bir t-shirt altına jeanle ister conversenizi çekip isterseniz de yüksek topuklu ayakkabılarınızı  giyerek kullanabiliyorsunuz.Bu tarz ceketleri değişik markalarda bulmanız mümkün.Ben Stradivarius'tan aldım.Zara'dakinin hemen hemen aynısı olup daha uygun fiyatlı olan bu ceketi tercih ettim. 



Leopar desenler bu sezon da hakimiyetine devam ediyor.İncecik leopar desenli şifon,saten  bluzlar,elbiseler hatta pantolonlara yazın sıkça rastalayacağız.Benim bahar için tercihim aşağıdaki Zara gömlekten yana oldu.
Kullananlara saygım var ama üzerinde ciyak ciyak marka bağıran hiçbirşeyi özellikle çantaları sevmiyorum.Bu lame dore arası rengi ve lezar baskısı ile sade ama kaliteli hoboyu görür görmez vuruldum."Ya benimsin ya toprağın" dediğim bu çanta Elie Tahari'nin Olivia modeli hobo'su:)

Genellikle düz renk ve sade  giyinen bir insan olduğum için bu kıyafetleri gösterişli aksesuarlarla canlandırmayı çok seviyorum bu nedenle simsiyah sade bir giysiyi  hareketlendirecek  İpekyol'un sezondaki bu hit bilekliğini seçtim.(Bu arada az önce bileklik düştü ve üstündeki taşlı kısım yerinden çıktı.Neyse ki baştacım silikon tabancam imdadıma yetişti ve bilekliği tamir ettim:)